Ocak 16, 2013

Yine yeniden POP-ART Patlaması



Geçenlerde evimdeki koltuklarımın minderlerinden çok sıkıldığımı fark ettim. Aslında komple odadan sıkılmıştım ama tamamını değiştirmek beni çok sarsacağı için sadece minderleri değiştirmenin de yeterli olacağına, küçük bir değişikliğin aşinalığı ortadan kaldırarak beni rahatlatacağına karar verdim. Bu kararı verdikten sonra başladım nette gezinmeye. Sonra internet kesmedi beni. Kendimi kumaş dükkanlarında buluverdim. Bu gezintim sırasında da aslında birkaç yıldır olan ama benim yeni dikkatimi çeken bir şeyi fark ettim: Pop-art yeniden patlamış. Kumaşlarda pop-art figürleri: Marilyn Monro’lar, Elvis Presley’ler. Aslına bakarsanız bu patlamayı bir sanat tarihçi olarak çok da doğru buldum. Sonuçta günümüz tam bir tüketim toplumu değil mi??  EEEE pop art neydi, nasıl ortaya çıkmıştı??
II. Dünya savaşından sonra meydana gelen köklü değişimlerin bir getirisiydi. Tüketimi çekici hale getirmek için renkli afişler, hatta resimli dergi ve romanlar kullanılmaya başlandı. Pop Art Sanatı da tüketime yardımcı bir araç olarak doğdu ve gelişti. 1950'lerin sonunda İngiltere'de ortaya çıktı, daha sonra Avrupa'da ve özellikle Amerika'da yayıldı. Tam da Amerika’ya göre bir sanat akımıydı ne de olsa. Sonuçta Pop-Art tüketim toplumunun sanatıydı ve ele aldığı nesneleri üst değerler düzeyinde halka tanıtmaya çalışıyordu. Bu yönüyle de en çok patlamayı yaratacağı ülke tabiyki de Amerikaydı. Birçok sanat tarihçi bu akımın başlangıcı olarak Richard Hamilton’un 1956 yılında sergilediği "Günümüz Evlerini Bu Denli Farklı, Çekici Kılan Tam Olarak Nedir?" adlı eserini kabul etti. Bana göre de içinde bir ironi barındıran bu eser ile Pop-Art başlamıştı. Resimde evin içinde abartı kaslarıyla ve elinde halter biçimdeki lolipopuyla bir erkek karikatürize edilmekteydi. Elinde tuttuğu lolipopun üzerinde ise bu akıma adını verecek kelime yazıyordu: POP.  Aynı şekilde odada vücudunu cesurca sergileyen pin-up modeli bir bayan yer almaktaydı. Sanatçı bu eserini magazin dergilerinden kesilmiş resimlerle kolaj haline getirerek oluşturmuş; yarattığı bu eserle de artık Pop-Art’ın babası olarak tanımlanmıştır. Ama kendisi ölümüne kadar bu ünvanı reddetmiştir. Çünkü Hamilton diğer Pop-Art sanatçılarından farklı olarak bu kültüre çok daha alaycı ve politik bir şekilde yaklaşmıştır. Hamilton ne kadar reddetse de Pop-Art denildiğinde benim de gözümde ilk canlanan "Günümüz Evlerini Bu Denli Farklı, Çekici Kılan Tam Olarak Nedir?" eseridir. Andy Warhol ya da Roy Lichtenstein’in de hakkını yiyemem ama Pop-Art ta benim sıralamamda ilk sırada Hamilton ve bu eseri yer alıyor. Birçokları ise bu akımdan pek de hoşlanmıyorlar. Pek çok eleştirmende Pop-Art’ın sanat akımı olduğunu reddediyor. Ama ben bu reddedişe katılmıyorum. Bunun nedenini de Roy Lichtenstein’ ın sözleriyle açıklamak istiyorum : “Şehirde bir ağacın önüne oturamam, çünkü şehirlerde hiç ağaç yok. Ve bir ağacı düşündüğümde, ağacın medya tarafından yapılan taklididir aslında aklıma gelen. Ben nesnenin kendisinden çok, taklidini algılarım.”
Pop-Art ucu açık bir derya aslında benim için. Şimdi burada Warhol’a, Lichtenstein’e, Oldenburg’a ve akımın diğer sanatçılarına değinecek olursam sayfalarca yazabilirim. Ama şimdilik Hamilton’la yetinmenin yeterli olacağını düşünüyorum. Bunun için gelelim günümüze ve bu konuya nerden geldiğimize. Başta da söylediğim gibi şu an bu akım biz de yeniden patlamış. Perdelerde, koltuklarda, çantalarda neredeyse her yerde karşımıza çıkar oldu. Çünkü artık biz de sağlam bir tüketim toplumuyuz. Artık her birimiz diyemem belki ama; genelimiz markaların kölesi durumundayız. Gezi anlayışımız, sosyalleşme anlayışımız alışveriş merkezleri oldu çıktı. Küçük dükkanlar yetmiyor bize. Daha çok yemek, daha çok almak, daha çok giymek istiyoruz. Reklamların, büyük markaların, marketlerin, gereksiz bir sürü yiyeceklerin esiri oluyoruz. Sonuçta tüketim bize çok yakışıyor. EEeee şimdi tüketim üstümüze bu kadar oturmuşken;  bunu anlatan, karikatürize eden,aslında bize bizi gösteren bir sanat akımının şu zamanlarda ülkemizde bu kadar patlaması, kumaşlarımızda, mobilyalarımızda, perdelerimizde karşımıza çıkması çok normal değil mi???

4 yorum :

Unknown dedi ki...

Bu resmi görünce aklıma Enver hocamız geliyor..Kendisi harika bir hocadır ve sanatı sevdirir insana.Art pop bence de bir sanat türü olarak kabul edilmeli hele ki tüketim çılgınlığı yaşadığımız şu dünyada nasıl da insanın yüzüne yüzüne çarpıtıyor değil mi tüketim çılgınlığını..

Unknown dedi ki...

Esin Bozdemir dedi ki...

En ilginç üretimler hep böyle kaotik zamanlarda ortaya çıkar..bu dönemler yaratıcılıkların ivme kazandığı dönemler..pop art'ın tutması boşuna değil hiç!.
.)

Unknown dedi ki...

Kesinlikle sana katılıyorum Esmir. Akşam yazılarını okuma fırsatım olduğunda da farkettim ki hayata, sanata, sinemaya bakış açımız hemen hemen aynı pencereden..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...