Geçenlerde evimdeki koltuklarımın
minderlerinden çok sıkıldığımı fark ettim. Aslında komple odadan sıkılmıştım
ama tamamını değiştirmek beni çok sarsacağı için sadece minderleri
değiştirmenin de yeterli olacağına, küçük bir değişikliğin aşinalığı ortadan
kaldırarak beni rahatlatacağına karar verdim. Bu kararı verdikten sonra
başladım nette gezinmeye. Sonra internet kesmedi beni. Kendimi kumaş dükkanlarında
buluverdim. Bu gezintim sırasında da aslında birkaç yıldır olan ama benim yeni
dikkatimi çeken bir şeyi fark ettim: Pop-art yeniden patlamış. Kumaşlarda
pop-art figürleri: Marilyn Monro’lar, Elvis Presley’ler. Aslına bakarsanız bu
patlamayı bir sanat tarihçi olarak çok da doğru buldum. Sonuçta günümüz tam bir
tüketim toplumu değil mi?? EEEE pop art
neydi, nasıl ortaya çıkmıştı??
II. Dünya savaşından sonra meydana gelen köklü değişimlerin
bir getirisiydi. Tüketimi çekici hale getirmek için renkli afişler, hatta
resimli dergi ve romanlar kullanılmaya başlandı. Pop Art Sanatı da tüketime
yardımcı bir araç olarak doğdu ve gelişti. 1950'lerin sonunda İngiltere'de ortaya çıktı, daha sonra Avrupa'da
ve özellikle Amerika'da yayıldı. Tam
da Amerika’ya göre bir sanat akımıydı ne
de olsa. Sonuçta Pop-Art tüketim toplumunun sanatıydı ve ele aldığı nesneleri
üst değerler düzeyinde halka tanıtmaya çalışıyordu. Bu yönüyle de en çok
patlamayı yaratacağı ülke tabiyki de Amerikaydı. Birçok sanat tarihçi bu akımın
başlangıcı olarak Richard Hamilton’un 1956 yılında sergilediği "Günümüz Evlerini Bu Denli Farklı, Çekici Kılan Tam
Olarak Nedir?" adlı eserini kabul etti. Bana
göre de içinde bir ironi barındıran bu eser ile Pop-Art başlamıştı. Resimde
evin içinde abartı kaslarıyla ve elinde halter biçimdeki lolipopuyla bir erkek
karikatürize edilmekteydi. Elinde tuttuğu
lolipopun üzerinde ise bu akıma adını verecek kelime yazıyordu: POP. Aynı şekilde odada vücudunu cesurca sergileyen pin-up modeli bir bayan yer almaktaydı. Sanatçı
bu eserini magazin dergilerinden kesilmiş resimlerle kolaj haline getirerek
oluşturmuş; yarattığı bu eserle de artık Pop-Art’ın babası olarak tanımlanmıştır.
Ama kendisi ölümüne kadar bu ünvanı reddetmiştir. Çünkü Hamilton diğer Pop-Art
sanatçılarından farklı olarak bu kültüre çok daha alaycı ve politik bir şekilde
yaklaşmıştır. Hamilton ne kadar reddetse de
Pop-Art denildiğinde benim de gözümde ilk canlanan "Günümüz
Evlerini Bu Denli Farklı, Çekici Kılan Tam Olarak Nedir?" eseridir. Andy Warhol ya da Roy Lichtenstein’in de hakkını yiyemem
ama Pop-Art ta benim sıralamamda ilk sırada Hamilton ve bu eseri yer
alıyor. Birçokları ise bu akımdan pek de hoşlanmıyorlar. Pek çok eleştirmende
Pop-Art’ın sanat akımı olduğunu reddediyor. Ama ben bu reddedişe katılmıyorum.
Bunun nedenini de Roy Lichtenstein’ ın sözleriyle
açıklamak istiyorum : “Şehirde bir ağacın önüne oturamam, çünkü şehirlerde hiç
ağaç yok. Ve bir ağacı düşündüğümde, ağacın medya tarafından yapılan taklididir
aslında aklıma gelen. Ben nesnenin kendisinden çok, taklidini algılarım.”
Pop-Art ucu açık bir derya
aslında benim için. Şimdi burada Warhol’a, Lichtenstein’e, Oldenburg’a ve
akımın diğer sanatçılarına değinecek olursam sayfalarca yazabilirim. Ama şimdilik
Hamilton’la yetinmenin yeterli olacağını düşünüyorum. Bunun için gelelim günümüze
ve bu konuya nerden geldiğimize. Başta da söylediğim gibi şu an bu akım biz de
yeniden patlamış. Perdelerde, koltuklarda, çantalarda neredeyse her yerde
karşımıza çıkar oldu. Çünkü artık biz de sağlam bir tüketim toplumuyuz. Artık her
birimiz diyemem belki ama; genelimiz markaların kölesi durumundayız. Gezi
anlayışımız, sosyalleşme anlayışımız alışveriş merkezleri oldu çıktı. Küçük
dükkanlar yetmiyor bize. Daha çok yemek, daha çok almak, daha çok giymek istiyoruz.
Reklamların, büyük markaların, marketlerin, gereksiz bir sürü yiyeceklerin
esiri oluyoruz. Sonuçta tüketim bize çok yakışıyor. EEeee şimdi tüketim üstümüze bu kadar oturmuşken; bunu anlatan, karikatürize eden,aslında bize
bizi gösteren bir sanat akımının şu zamanlarda ülkemizde bu kadar patlaması,
kumaşlarımızda, mobilyalarımızda, perdelerimizde karşımıza çıkması çok normal
değil mi???
4 yorum :
Bu resmi görünce aklıma Enver hocamız geliyor..Kendisi harika bir hocadır ve sanatı sevdirir insana.Art pop bence de bir sanat türü olarak kabul edilmeli hele ki tüketim çılgınlığı yaşadığımız şu dünyada nasıl da insanın yüzüne yüzüne çarpıtıyor değil mi tüketim çılgınlığını..
En ilginç üretimler hep böyle kaotik zamanlarda ortaya çıkar..bu dönemler yaratıcılıkların ivme kazandığı dönemler..pop art'ın tutması boşuna değil hiç!.
.)
Kesinlikle sana katılıyorum Esmir. Akşam yazılarını okuma fırsatım olduğunda da farkettim ki hayata, sanata, sinemaya bakış açımız hemen hemen aynı pencereden..
Yorum Gönder