Temmuz 22, 2014

KEŞKE (IF ONLY)


Öylesine bir anda tv kanallarını karıştırırken karşıma çıkan "If Only (Keşke)" filmi başlarda can sıkıntısıydı; bittiğinde ise bir geç kalmışlık hissi: İzlemekte neden bu kadar geç kalmışım ki dedirten türden. Önemli, etkileyici fazlasıyla duygusal ve düşündürücüydü. Romantizmin dolu dolu yaşandığı farklı senaryosuyla hayata dair büyüleyici romantik bir filmdi. Kısacası basit gibi görünse de verdiği mesajlar nedeniyle izlenmesi gereken bir filmdi bana göre..

Filmin konusuna kısaca değinmem gerekirse İan, Londra’da yaşayan bir iş adamıdır. Müzisyen sevgilisi Samantha ile yaşadıkları bir tartışma sonrası Samantha hayatını kaybeder. Bu olaydan dolayı hayatı alt üst olan İan, o güne tekrar dönmek ve Samantha ile o son günü tekrar yaşamak ister. Mucizevi bir şekilde gerçekleşen bu istek ise, daha başka dramatik sonuçlar doğurur.


Yaşanan büyük bir trajedi sonrası tekrar eden ya da tüm hayatı değiştiren gün klişesi 90'larda çok meşurdu ki 8-10 filmde bu yaklaşımı izledik. En iyisi büyük bir başyapıt olan “Bugün Aslında Dündü” filmiydi,  en sevimlisi “Bay Kader”di, pek beğenilmese de en özgünü “Zaman Makinesi”ydi: Neticede işe bilimkurgu tarafından bakıyordu. Filmimiz ise tamamen sevgi üzerinden ilerliyor, kaybetmeden değerini bilmenin, anı yaşamanın, anı kıymetlendirmenin üzerinde duruyor.

Bazı duygusal filmler vardır ayy ne güzel film ne büyük aşk vs.. dersiniz, izlersiniz ve unutursunuz ama bu kurguda insan istemeden kendini katıyor olayın içine. Bir de hayatınızda biri varsa ister istemez Ian ve Sam siz oluveriyorsunuz bir anda. Aşkın büyüklüğü ve zamanın acımasız hızı geliyor akla. Söylemeliyim ki kader bir filmde bu kadar güzel anlatılır. Kaderimiz belli ama bilmiyoruz. Ya bilebilseydik sonumuzu veya sevdiklerimizin sonunu sizce de hayatımızda değiştireceğimiz çok sey olmaz mıydı? Bu film söylemekten kaçınıp söylemek istediklerimizi, yapmaktan çekinip te yapmadıklarımızı yapmak için belki de çok az zamanımız kaldığını hatırlatıyor insana.

Ayrıca ne “Sil Baştan” 'daki kadar fantastik, ne “50 İlk Öpücük”teki  kadar komik, ne de “Not Defteri”ndeki kadar çılgın bir aşk.. Bu filmdeki daha bir farklı: Gerçek anlamını sonradan kazanan bir aşk: Hüzünlü, çarpıcı ve etkileyici..

Sonuç olarak içinde mesajı olan, etkileyici, hüzünlü romantik bir film arıyorsanız; siz de benim gibi daha fazla geç kalmamış olun; Keşke dememek için, hayatı dolu dolu yaşamanın ne kadar önemli olduğunu anlayabilmek için mutlaka izleyin..


Şimdiden İyi Seyirler…
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...